Kahve Emtia Değeri ve Kahve Çekirdeği Alımı: Küresel Eğilimler ve Etkiler
- Meet Lab Coffee
- 9 Nis
- 11 dakikada okunur
Kahve Emtia Fiyatı Nedir ve Neden Önemlidir?
Kahve emtia fiyatı, dünya genelinde kahve çekirdeklerinin ticaretinde referans alınan, borsalarda belirlenen küresel piyasa fiyatını ifade eder. Özellikle New York Intercontinental Exchange (ICE) üzerinden işlem gören Arabica kahve vadeli kontratı, yaygın olarak “C piyasası” (Coffee C Market) olarak adlandırılır ve küresel Arabica fiyatları için temel gösterge kabul edilir. Bu emtia fiyatı, kalite farkı gözetmeksizin belirli standartları sağlayan kahveler için oluşur ve kahve çiftçilerinin ürününü kaç dolara satabileceğinden, kavurucuların ham kahve maliyetine kadar tüm tedarik zincirini doğrudan etkiler. Nitekim kahve profesyonelleri ve kahve dükkanı sahipleri için emtia fiyatındaki dalgalanmalar, satın aldıkları kahve çekirdeklerinin maliyetini belirlediği için yakından takip edilmesi gereken kritik bir göstergedir. Örneğin, 2022 yılında New York’ta kahve vadeli fiyatları pound başına $2,20’nin üzerine çıktığında, dünyanın her yerinde yeşil kahve maliyetleri hızla yükselmiştir. Bu durum, Etiyopya veya Kolombiya gibi mikro lot yüksek kaliteli kahve üreten çiftçilerin bile satış fiyatlarına yansımış; aynı şekilde piyasa düştüğünde çiftçiler, üretim maliyetleri değişmese dahi daha düşük gelir elde etmek zorunda kalmıştır. Dolayısıyla kahve emtia değeri, hem ürün tedarikinde fiyatlama hem de sektör paydaşlarının kazancı açısından merkezi öneme sahiptir.

Tarihsel Kahve Fiyat Trendleri ve Dalgalanmalar
Kahve emtia fiyatları tarihsel olarak büyük dalgalanmalar göstermiştir. Arz-talep dengesindeki değişimler, iklim olayları ve ekonomik koşullar nedeniyle fiyatlar zaman içinde keskin iniş-çıkışlar yaşayabilir. 1990’ların sonlarında aşırı üretim ve stok birikimi nedeniyle kahve fiyatları uzun süre baskı altında kaldı; 2001 yılında pound başına fiyatlar 0,42$ gibi dip seviyelere inerek üreticiler için kriz yarattı. 2000’li yılların ilk on yılı ise özellikle yükselen piyasalardaki talep artışı (%3,4 yıllık tüketim artışı) ve özel kahve segmentinin büyümesiyle fiyatlarda toparlanma görüldü. Dünya kahve fiyatları Nisan 2011’de zirveye ulaştı; o dönemde sıkı arz (özellikle Arabica’da) ve kuvvetli talep etkisiyle fiyatlar 1970’lerden beri görülmemiş yüksekliklere çıktı. 2011’de kahvenin pound fiyatı 3,06$ seviyesini görerek rekor kırdı, ancak sonrasında art arda birkaç büyük rekolte fazlası yaşanması fiyatları tekrar düşüş trendine soktu. 2012-2019 dönemi, 2014 ve 2016’daki kısa süreli sıçramalar hariç, genel olarak bir düşüş eğrisi olarak kaydedildi ve fiyatlar 2019’da son yılların en düşük düzeylerine geriledi. Nitekim 2018 sonu ile 2019 ortasında kahve fiyatları 1,00$’ın altına düşerek çok sayıda küçük çiftçiyi zor durumda bıraktı (2019’da pound başına en düşük ≈0,87$).

Şekil 1: 2000–2025 yılları arasında yıllık ortalama kahve emtia fiyatlarının seyri (US$/lb). 2001’de dip yapan fiyatlar 2011’de ve özellikle 2021 sonrasında yeniden yükselerek 2024–2025’te rekor seviyelere ulaşmıştır.
Tablo 1’de son birkaç yıldaki değişim özetlenmiştir. Özellikle 2021 ve 2024 yıllarında fiyatların ne denli sıçrama yaptığı dikkat çekmektedir:
Yıl | Yıl Sonu ICO Kompozit Fiyat<sup>†</sup> (US$/lb) | Yıllık Değişim (%) |
2018 | 1,02 | -19,3% |
2019 | 1,30 | +27,3% |
2020 | 1,28 | -1,1% |
2021 | 2,26 | +76,3% |
2022 | 1,67 | -26,1% |
2023 | 1,96 | +17,4% |
2024 | 3,20 | +63,4% |
<sup>†</sup> ICO Kompozit Endeks fiyatı, farklı kahve türlerinin birleşik göstergesidir.
Yukarıdaki veriler, kahve fiyatlarındaki volatilitenin şiddetini ortaya koymaktadır. 2019’da dip yapan piyasalar, 2021’de küresel COVID sonrası talep toparlanması ve aynı yıl Brezilya’da yaşanan ağır don ve kuraklık gibi arz şoklarıyla yeniden yükselişe geçti. 2021 ortasından 2022 başına kadar kahve fiyatları keskin biçimde tırmanarak Şubat 2022’de bir yıl öncesine göre %64 daha yüksek seviyelere ulaştı. Arabica fiyatları bu dönemde Robusta’dan daha hızlı artış gösterdi; zira Brezilya’nın dünya Arabica üretimindeki payı düşünüldüğünde (özellikle Minas Gerais bölgesindeki don afetinin etkisiyle) Arabica arzında büyük açık oluşmuştu. 2022 ortalarından itibaren bir miktar gevşeyen piyasalar, 2023 sonu ve 2024 boyunca yeniden sert yükseliş sergiledi. 2024 yılında dünya kahve fiyatları ortalama %38,8 arttı ve çok yıllık zirvelere çıktı. Özellikle 2024 Aralık ayında Arabica fiyatları bir önceki yıla göre %58 fazla, Robusta fiyatları ise %70 fazla seyrederek iki tür arasındaki makasın onlarca yıl sonra ilk kez daraldığı görüldü. 2025 yılı başlarında ise bu trend devam etti; Şubat 2025’te ICO bileşik endeksi tarihinde ilk kez nominal olarak 354,32 cent/lb seviyesine ulaşarak önceki yıla kıyasla %94 gibi olağanüstü bir artış göstermiştir. Ancak aynı dönemde yüksek oynaklık da gözlemlenmiştir: Şubat ortasında zirve yapan piyasalar, ay sonunda bir miktar geri çekilmiştir. Bu denli dalgalı bir ortamda, kahve sektöründeki tüm aktörlerin fiyat riskini yönetme ihtiyacı artmaktadır.
Fiyat dinamiklerinin arka planında, kahvenin hem arz hem talep tarafının esnek olmaması yatar. Kahve tüketimi fiyat değişimlerine karşı inelastiktir; tüketiciler fiyat artsa da kahve içmeye büyük ölçüde devam ederler. Arz tarafında ise kahve ağacının yetişme döngüsü uzun olduğu için üretimin fiyat esnekliği düşüktür (arz esnekliği ~0,25 olarak tahmin edilmektedir). Bu nedenle, üretimdeki küçük bir düşüş veya talepteki küçük bir artış bile dengeleri bozarak fiyatlarda keskin hareketlere yol açar. 2024’teki fiyat patlaması, tam da böyle bir arz-talep dengesizliğinin sonucudur: Vietnam, Endonezya ve Brezilya gibi kilit üretici ülkelerde elverişsiz hava koşulları üretimi azaltırken, pandemi sonrası küresel talebin artmaya devam etmesi fiyatları yukarı itti. Örneğin Vietnam’da 2023/24 sezonunda uzun süreli kuraklık üretimi %20 düşürmüş, Endonezya’da aşırı yağışlar rekolteyi %16,5 düşürmüş, Brezilya’da ise kurak ve sıcak hava beklentileri boşa çıkartarak üretimde artış yerine %1,6’lık bir düşüşe neden olmuştur. Bu gelişmeler ışığında, 2025 yılında da eğer önemli üretim bölgelerinde arz kayıpları sürerse fiyatların daha da artabileceği belirtilmektedir.
Kahve Fiyat Değişimlerinin Üretici Bölgelere Etkisi
Küresel emtia piyasasındaki bu fiyat dalgalanmaları, başlıca kahve üretici bölgelerdeki çiftçiler ve ekonomiler üzerinde derin etkiler bırakmaktadır. Güney Amerika ve Afrika, dünyanın en önemli kahve üreticilerini barındıran iki ana coğrafyadır ve fiyat hareketlerinden farklı şekillerde etkilenirler.
Güney Amerika Üreticilerine Etkileri (Brezilya, Kolombiya vb.)
Güney Amerika, özellikle Brezilya ve Kolombiya ile kahve üretiminin merkezi konumundadır. Brezilya, tek başına dünya kahve üretiminin yaklaşık üçte birini sağlayan dev bir üreticidir ve hem Arabica hem Robusta (Conilon) üretir. Kolombiya ise özellikle Arabica üretiminde söz sahibidir. Bu ülkelerde yüksek emtia fiyatları genel olarak ihracat gelirlerini ve çiftçi kazançlarını artırma potansiyeli taşır. Nitekim 2021-2022’de fiyatların yükselmesi, Brezilyalı üreticilerin ihracat gelirlerini artırmış; Kolombiya’da da kahve, milli gelire önemli katkı sunmuştur. Ancak yüksek fiyat her zaman üretici refahını garanti etmez. Aşırı fiyat dalgalanması, küçük çiftçileri belirsizlik içinde bırakır ve tarımsal planlama yapmalarını zorlaştırır. Örneğin, 2019’da fiyatlar çok düşük seyrettiğinde birçok Latin Amerikalı çiftçi maliyetini dahi karşılayamamış, bazıları kahve tarımını bırakmayı düşünmüştür. Yüksek fiyat dönemlerinde ise (örneğin 2011 veya 2024’te) çiftçiler daha fazla gelir elde etmiş olsalar da, bu dönemler genellikle üretim düşüşüyle eşzamanlı gelişir (kuraklık, don gibi afetler nedeniyle). Bu da toplam satış miktarını azalttığı için, bazı üreticilerin toplam geliri beklenenden az artabilir. Güney Amerika’da büyük üreticiler (örneğin Brezilya’daki büyük çiftlikler) finansal olarak dalgalanmalara karşı kendilerini daha iyi koruyabilirken, kırsal bölgelerdeki küçük ölçekli çiftçiler dalgalanmalardan orantısız şekilde etkilenir. FAO verilerine göre dünya kahve üretiminin %80’ini küçük aile işletmeleri gerçekleştirmektedir. Dolayısıyla fiyat düşüşleri bu geniş üretici kesimi için geçim sıkıntısı anlamına gelirken, yükselişler ise yatırım yapma imkânı ve borçlarını ödeme fırsatı yaratabilir.
Brezilya özelinde, ülkenin piyasa büyüklüğü nedeniyle Brezilya’daki hava koşulları ve üretim miktarı dünya fiyatlarını adeta belirleyen bir faktör haline gelmiştir. Örneğin, Temmuz 2021’de Brezilya’da yaşanan ağır don olayı, Arabica kahve ağaçlarına zarar vererek küresel arzı önemli ölçüde kısıtladı ve dünya fiyatlarında birkaç ay içinde sert bir yükseliş tetikledi. Bu durum, Brezilyalı çiftçilere iki yönlü yansıdı: Don olayından etkilenen üreticiler ürün kaybederken, ürününü kurtaranlar rekor fiyatlardan satış yapabildi. Kolombiya’da ise benzer şekilde 2022 ve 2023’te anormal yağış rejimleri (örneğin La Niña etkisi) kahve kalitesini ve miktarını düşürdü; Kolombiyalı üreticiler daha yüksek fiyattan satış yapsalar da toplam verim düştüğü için bazı bölgelerde gelir kaybı yaşandı. Özetle, Güney Amerika’da emtia fiyatındaki artışlar, afetlerden etkilenmeyen üreticiler ve ülke ekonomileri için ihracat geliri artışı anlamına gelirken; fiyat düşüşleri ise özellikle düşük mali güvencesi olan küçük çiftçileri yoksulluğa itmektedir.
Afrika Üreticilerine Etkileri (Etiyopya, Uganda vb.)
Afrika kıtası, kahvenin anavatanı sayılan Etiyopya başta olmak üzere birçok önemli üreticiye sahiptir. Etiyopya dünyanın en büyük Arabica üreticilerinden biri olup aynı zamanda kendi iç tüketimi de yüksek olan bir ülkedir. Uganda ise Robusta kahvesiyle öne çıkar (aynı zamanda bir miktar Arabica üretimi de vardır). Kahve fiyatlarındaki değişimler, bu ülkelerin hem mikro (çiftçi aileleri) hem makro (ulusal ekonomi) düzeyde kaderini etkiler.
Birçok Afrika ülkesinin ekonomisi için kahve, en önemli döviz gelir kaynaklarından biridir. Örneğin Etiyopya’da 2023 yılında kahve ihracatı, toplam mal ihracat gelirlerinin %33,8’ini oluşturmuştur. Benzer şekilde Uganda’da kahve, 2023’te toplam ihracatın %15,4’ünü teşkil etmiştir. Bu düzeyde bir bağımlılık, küresel fiyat dalgalanmalarının ülke ekonomilerine doğrudan yansıması demektir. Fiyatlar yüksek seyrettiğinde Etiyopya ve Uganda’nın ihracat gelirleri yükselir, bu da hem devlet bütçesine hem de milyonlarca çiftçinin hane gelirine pozitif yansır. Nitekim 2024 yılında uluslararası piyasada robusta kahve fiyatlarının sert yükselmesi (+%70), Uganda gibi robusta üreticisi ülkelerin önemli kazanç elde etmesini sağlamıştır. FAO verileri, 2023 yılında Uganda’nın kahve ihracat gelirinin ülkenin gıda ithalat faturasının %80’inden fazlasını karşıladığını göstermektedir. Bu, kahve gelirlerindeki artışın Uganda’nın gıda güvenliği ve ithalat kapasitesi için kritik olduğunu ortaya koymaktadır.
Öte yandan, fiyatların düşüşe geçtiği dönemler Afrika üreticileri için zorlu sınavlar anlamına gelir. 2018-2019’da fiyatlar düşerken, örneğin Etiyopya ve çevre ülkelerde birçok çiftçi kahve yerine başka mahsullere yönelmeyi düşünmüş, hükümetler döviz gelirlerinde azalma nedeniyle ekonomik sıkıntılarla karşılaşmıştır. Kahve fiyatlarındaki uzun süreli düşüş, tarımsal yatırımları baltalayarak verimlilik artışını engeller ve çiftçi ailelerini yoksulluk döngüsünde tutar. Hâlihazırda dünya genelinde kahve çiftçilerinin büyük kısmı yoksulluk sınırının altında yaşamaktadır; bazı tahminlere göre bu oran %80’e yaklaşmaktadır. Özellikle Burundi, Ruanda gibi tamamen kahveye bel bağlamış daha küçük Afrika ekonomilerinde, emtia fiyatındaki her oynama kırsal geçimi doğrudan etkiler (örneğin Burundi’de kahve, 2023 ihracat gelirlerinin %22,6’sını sağlamıştır).
Sonuç olarak, Afrika üreticileri açısından yüksek kahve fiyatları, kıtanın kırılgan ekonomileri ve çiftçi geçimlikleri için hayati bir can suyu gibidir. Fiyatlar yükseldiğinde, çiftçiler borçlarını ödeyebilir, çocuklarını okula gönderebilir ve tarım uygulamalarına yatırım yapabilirler. Hatta bazı Afrika ülkeleri, yüksek fiyat dönemlerinde kahve ihracatından elde ettikleri gelirle altyapı yatırımlarını finanse edebilmektedir. Ancak bu olumlu tabloya rağmen, iklim değişikliğinin Afrika’da kahve üretimine getirdiği riskler büyüktür (ilerleyen bölümlerde ele alınacaktır). İstikrarsız iklim koşulları, Afrika kahve üretimini diğer bölgelere kıyasla belki de daha sert vurmakta ve fiyat artışları ile üretim düşüşleri sıklıkla aynı döneme denk geldiğinden, üreticilerin fayda görmesi sınırlı kalabilmektedir.
“Direct Trade” İthalatçılarına ve Kahve Tedarik Zincirine Etkisi
Kahve emtia değerindeki dalgalanmalar, sadece üreticileri değil, tarladan doğrudan kahve satın alan ithalatçıları (direct trade importers) ve genel olarak kahve tedarik zincirini de derinden etkiler. İthalatçılar, kahveyi üretici ülkelerden yeşil çekirdek halinde satın alıp kavuruculara veya distribütörlere ileten kilit aracılardır. Pek çok ithalatçı, özellikle nitelikli kahve (specialty coffee) alanında, çiftçilerle doğrudan ilişkiler (direct trade) kurarak çalışır ve genellikle emtia piyasası fiyatının üzerinde primli fiyatlarla alım yapar. Ancak, bu özel ilişkiler dahi küresel C piyasasından tamamen bağımsız değildir: Uzmanlar, özel kahve sektöründe bile çiftçiye ödenen taban fiyatın çoğunlukla dünya borsa fiyatına endekslendiğini belirtmektedir. Örneğin bir ithalatçı, Etiyopyalı bir çiftçiyle “C fiyatı + 0,50$/lb prim” şeklinde anlaşmışsa, New York’taki kahve fiyatı yükseldikçe ödeyeceği tutar otomatik olarak artar. Dolayısıyla, emtia fiyatlarındaki yükseliş ithalatçıların alım maliyetini artırır, düşüş ise maliyetlerini azaltabilir; ancak her iki durumda da sürdürülebilirlik açısından zorluklar mevcuttur.
Fiyatlar keskin şekilde arttığında, ithalatçılar kısa vadede finansman ve nakit akışı sorunları yaşayabilir. Örneğin, altı ay önce çiftçiden ton başına sabit fiyatla alım anlaşması yapmamış bir ithalatçı düşünelim: Eğer bu süre içinde dünya fiyatı ikiye katlanmışsa, aynı miktar kahveyi satın almak için iki kat sermaye gerekecektir. 2021-2022 döneminde fiyatlar fırladığında bazı ithalatçıların yüksek teminat gereklilikleri ve kredi maliyetleri ile karşı karşıya kaldığı bildirilmiştir. Hatta piyasa fiyatının ani yükselişine bağlı olarak, bazı üretici ihracatçıların önceden anlaştıkları daha düşük fiyatlı kontratları iptal etmeye çalıştığı (default riski) sektör içerisinde dile getirilmiştir. Bu durum, doğrudan çiftçiyle çalışan ithalatçılar için güven ve tedarik sürekliliği riskleri doğurur. İthalatçılar genelde bu riski azaltmak için vadeli işlemlerle kendilerini hedge etmeye çalışır; ancak her küçük firma için bu mümkün olmayabilir.
Fiyatlar düştüğünde ise farklı bir zorluk ortaya çıkar: Kahve borsasında fiyat çok düştüğünde, bazı ithalatçılar özellikle etik ve sürdürülebilirlik kaygısıyla çiftçilere belirli bir taban fiyatın altında düşmeyecek alım garantileri verirler (Fair Trade veya Living Income projeleri gibi). Bu durumda, piyasa fiyatı düşse bile ithalatçı kahveyi belirli bir minimum fiyattan alarak üreticiyi korur, ancak kendisi piyasanın üzerinde bir maliyete katlanır. Eğer nihai alıcılar (kavurucular veya kafeler) bu maliyet farkını ödemeye razı değilse, ithalatçının kâr marjı erir. Günümüzde kavurucu ve ithalatçıların bir kısmı, piyasa fiyatlarından bağımsız “yaşanabilir gelir fiyatı” belirleme yönünde adımlar atmaktadır. Bu yaklaşım uzun vadede sürdürülebilir bir tedarik için önemli olsa da, kısa vadede piyasa fiyatı ile arasındaki makas arttığında ticari baskı oluşturur.
Tüm bu nedenlerle, kahve dükkanı sahipleri ve kavurucular da fiyat dalgalanmalarının etkisini dolaylı da olsa hisseder. İthalatçıların artan maliyetleri kavurucu fiyat listelerine, oradan da perakende kahve fiyatlarına yansır. Örneğin, Avustralya’da bir özel kahve kavurucusu olan Padre Coffee, 2024 yılında yeşil kahve maliyetlerindeki artış nedeniyle satış fiyatlarını güncellemek zorunda kaldıklarını raporlamıştır. Benzer şekilde, birçok ülkede 2024 sonu itibariyle perakende kahve (kafe latte vb.) fiyatlarına %5-10 aralığında zamlar yapıldığı, bunun önemli bir kısmının hammadde maliyetinden kaynaklandığı belirtilmektedir. Özetle, emtia fiyatı yükseldiğinde ithalatçı -> kavurucu -> kafe zincirinde her halka fiyatı yukarı yönlü revize etmek durumunda kalabilir. Bu da nihai tüketiciye yansıyarak bir fincan kahvenin fiyatını artırır. Nitekim Aralık 2024 itibariyle ABD’de kahve tüketicileri bir yıl öncesine göre kahvelerine %6,6 daha fazla ödeme yapmaya başlamıştır; Avrupa Birliği’nde de benzer şekilde perakende kahve fiyatlarında %3,7’lik artış kaydedilmiştir.
Gelecek Öngörüleri: Küresel Isınma ve Artan Tüketimin Fiyatlara Etkisi
Önümüzdeki yıllarda kahve emtia değerinin seyrini belirleyecek iki kritik faktör küresel iklim değişikliği ve dünyada artan kahve tüketimi olacaktır. Uzmanlar, bu iki dinamik nedeniyle kahve fiyatlarında yukarı yönlü bir baskının orta ve uzun vadede devam edebileceği konusunda hemfikirdir.
Küresel ısınma, kahve tarımı için büyük bir tehdit oluşturmaktadır. Kahve bitkisi nispeten dar bir iklim kuşağında (tropikal yüksek rakımlı bölgeler) yetişir ve sıcaklık ile yağış rejimlerindeki değişimlere oldukça duyarlıdır. İklim modelleri, mevcut trend devam ederse 2050 yılına kadar dünya genelinde kahve yetiştiriciliğine uygun arazilerin %50’ye kadar azalabileceğini öngörmektedir. Özellikle Arabica kahvesi, daha serin iklim isteyen narin bir tür olduğundan, küresel ısınmadan en olumsuz etkilenecek türdür. Bilimsel çalışmalar, Arabica üretiminde 2050’ye dek %50-80 arasında bir düşüş olasılığını dile getirmektedir. Bu, bugün 175-180 milyon çuval civarında olan dünya kahve üretiminin ileride talebi karşılamakta ciddi zorluk çekeceği anlamına gelir. İklim değişikliği sadece sıcaklık artışı değil, aynı zamanda aşırı hava olayları (örn. şiddetli kuraklıklar, sıradışı donlar, kasırgalar) ve yeni hastalık ve zararlıların yayılımı şeklinde de kahveye zarar veriyor. Örneğin, Latin Amerika’da “kahve yaprak pası” (Hemileia vastatrix) hastalığı 2010’larda milyonlarca çiftçiyi vurmuştu; daha sıcak ve nemli bir iklim, bu tür hastalıkların yaygınlaşmasını kolaylaştırıyor. Tüm bu etkenler, kahve arzını istikrarsızlaştırarak uzun vadede piyasada kalıcı bir arz açığı riski yaratıyor. Arz açığı beklentisi ise fiyatların artacağı yönünde bir sinyal olarak değerlendirilebilir.
Öte yandan, küresel kahve talebi istikrarlı bir biçimde artıyor. Geleneksel kahve tüketicisi bölgeler (Avrupa, Kuzey Amerika) doygunluğa yakın olsa da, Asya ve Afrika gibi yükselen pazarlarda kahve tüketimi hızla yükseliyor. Uluslararası Kahve Organizasyonu (ICO) verilerine göre 2023 yılında küresel kahve tüketimi 175,6 milyon 60kg’lık çuvala ulaşmıştır, bu da günde ~2,25 milyar fincan kahve tüketildiğini göstermektedir. Önümüzdeki yıllarda nüfus artışı ve “kahve kültürü”nün yayılmasıyla talebin yıllık ortalama %2 civarında büyümeye devam etmesi bekleniyor. Özellikle Çin, Hindistan, Endonezya, Nijerya gibi nüfusu büyük ülkelerde kişi başına tüketimin artması, toplam talebe milyonlarca çuval ilave etmektedir. Örneğin, ICO 2023/24 döneminde küresel tüketimin %2,2 artarak 177 milyon çuvala ulaşacağı tahminini paylaşmıştır. Uzun vadede ise kahve pazarı 2030’a kadar her yıl %4-5 civarı büyüme potansiyeline sahip görülmektedir. Bu talep artışı, eğer arz tarafı aynı hızla genişleyemezse, kaçınılmaz olarak fiyatları yukarı itecek bir unsurdur.

İklim değişikliğinin arzı kısıtlaması ve tüketimin yükselmeye devam etmesi senaryosunda, kahve emtia değerinin önümüzdeki yıllarda artış trendinde olması öngörülmektedir. Nitekim 2024 başındaki rekor fiyat seviyeleri, bir bakıma piyasanın geleceğe dair endişelerini yansıtmaktadır. FAO’nun 2025 için baz senaryosu, önemli üretici bölgelerde ciddi iklimsel aksaklıklar yaşanmasa bile fiyatların yüksek seviyelerde kalmaya devam edeceği yönündedir. Eğer beklenmedik arz şokları oluşursa (örneğin Brezilya’da bir don olayı daha veya Orta Amerika’da kahve pası salgını gibi), bunun üzerine ilave fiyat artışları gelebilir. Diğer yandan, kahve sektöründe verimlilik artırıcı önlemler ve iklim dirençli tarım uygulamaları geliştirilmeye çalışılıyor. Örneğin, gölge altında yetiştirilen yeni kahve türleri, genetik olarak hastalıklara dayanıklı varyeteler ve agroforestry (tarımsal orman) teknikleri gibi uyum stratejileri gündemde. Bu çabaların amacı, iklim değişikliğinin üretim üzerindeki etkisini hafifletmek ve arzı mümkün olduğunca istikrarlı tutmak. Yine de, uzmanlar önümüzdeki on yıllarda kahve üretim maliyetlerinin artacağına (sulama, gübreleme, gölge ağaçları dikimi vb. ekstra yatırımlar nedeniyle) ve bunun da fiyatlara yansıyacağına dikkat çekiyor.
Sonuç olarak, küresel ısınmanın getirdiği arz riski ile artan küresel talebin kesişimi, kahve emtia değerini orta ve uzun vadede yukarı yönlü baskılaması muhtemel bir “çift etki” yaratmaktadır. Bu koşullar altında, kahve ticaretinde gerek üretici gerek alıcı tarafın daha fazla risk yönetimi stratejileri (ör. vadeli satış anlaşmaları, hava durumu sigortaları) geliştirmesi beklenir. Ayrıca, sürdürülebilirlik girişimleri kapsamında bazı büyük kavurucular ve perakendeciler, iklim değişikliğiyle mücadele ve üreticileri desteklemek için fonlar oluşturmakta, bu da maliyetlere küçük de olsa yansımaktadır.
Sonuç
Kahve emtia değeri, kahve sektöründeki tüm aktörlerin ortak paydası olan kritik bir göstergedir. Kahve profesyonelleri ve kafe işletmecileri, bu fiyatın seyrini anlamak ve öngörmek suretiyle maliyetlerini yönetebilir, fiyat stratejilerini belirleyebilirler. Son yıllardaki dalgalanmalar, kahve piyasasının ne denli hassas dengelere bağlı olduğunu göstermiştir. Güney Amerika’dan Afrika’ya uzanan üretici coğrafyasında milyonlarca küçük çiftçi, bu fiyat dalgalanmalarından doğrudan etkilenmekte; dönemsel refah artışları veya krizler yaşamaktadır. Benzer şekilde, doğrudan çiftlikten alım yapan ithalatçılar ve özel kahve sektörünün oyuncuları da küresel emtia fiyatının getirdiği fırsat ve risklerle yüzleşmektedir.
Önümüzdeki dönemde, iklim değişikliğinin baskısı altında azalan arz büyümesi ile dünyada artan kahve iştahı denkleminde kahve emtia değerinin yüksek kalması muhtemeldir. Bu durum, kahve dükkanı sahiplerinden ulusal ekonomilere kadar geniş bir yelpazede tedarik zincirinin yeniden planlanmasını gerektirebilir. Sektörün adaptasyon kabiliyeti, teknolojik yenilikler ve uluslararası iş birliği (örneğin adil ticaret, çiftçiye destek programları, iklim finansmanı) bu zorlukların aşılmasında belirleyici olacaktır. Son tahlilde, kahve emtia fiyatlarındaki gelişmelerin dikkatli analizi, hem günlük iş kararları hem de uzun vadeli sürdürülebilirlik açısından kahve profesyonelleri için vazgeçilmez bir araç olmaya devam edecektir.
D.EMRE KURTULUŞ