top of page

KAHVE KRİZİ KAPIDA: FİNCANINIZDAKİ KAHVE ARTIK LÜKS BİR ZEVK

Bir sabah kahvenizi almak için gittiğiniz kafede fiyatın yine zamlandığını gördünüz mü? Merak etmeyin, yalnız değilsiniz. Amerika başta olmak üzere birçok ülkede kahve fiyatları adeta uçuşa geçti. Sadece çekirdek fiyatı değil, o karton bardaktan çekirdeği taşıyan konteynere kadar her şey ateş pahası. Ve işler daha da kötüye gidiyor. Çünkü kahvenin geleceği artık sadece çiftçilerin değil, politikacıların, yatırımcıların ve gümrük duvarlarının elinde.


KAHVE ARTIK ZAMLANMIYOR, ZİRVE YAPIYOR


Mart 2025 itibarıyla ABD’de perakende çekilmiş kahvenin fiyatı pound başına 7,38 dolar ile tarihî zirvesini gördü. Bu, sadece 5 yıl önceye göre %84’lük bir artış demek. Ve bu artışın arkasında yalnızca “iklim değişikliği” yok. Oyunun arka planında; ticaret savaşları, spekülatif yatırımlar, tedarik zinciri tıkanıklıkları ve vergi politikaları yatıyor.


Donald Trump’ın geri dönen gümrük tarifeleri, bu ateşi körükleyen benzin oldu. Artık Endonezya, Vietnam, Hindistan gibi ana üretici ülkelerden kahve ithal etmek daha maliyetli. Sadece çekirdek değil; kahve bardağı, poşet, kutu, ambalaj – hepsi Çin’den geliyor ve hepsine %125’e kadar vergi geliyor. Bu, işletmelerin üzerine dev bir yük bindiriyor. Ve o yük, sonunda sizin cüzdanınıza yansıyor.




FİNCANIN FİYATI: KÜRESEL KAOSUN İÇİNDEKİ BİR DAMLA


Her sabah içtiğiniz o cappuccino, artık bir sabah ritüelinden çok bir ekonomik mücadeleye dönüşüyor. Mighty Oak Roasters’ın kurucusu Peter Moses’ın sözleri durumu net açıklıyor:

“Gemide kahvemiz var ama ne kadar vergi ödeyeceğimizi bilmiyoruz. %10 mu, %30 mu? Belirsizlik içinde bekliyoruz. Bardaklara bile %125 vergi geldi. Eğer tedarikçiler maliyeti bize yansıtıyorsa, bizim de müşteriye yansıtmak dışında seçeneğimiz kalmıyor. Yoksa kepenk indiririz.”

Moses gibi birçok kahve dükkanı sahibi için bu, kelimenin tam anlamıyla “ya zam yap ya bat” noktasına geldi. Ve bu sadece küçük işletmelerin sorunu değil — büyük zincirler de aynı baskı altında.


MENÜLER DARALIYOR, LEZZETLER KAYBOLUYOR


En sevdiğiniz kahve harmanı menüden silinmiş olabilir. Bunun nedeni damak zevkiniz değil; gümrük politikaları. Sumatra gibi dünyanın en popüler çekirdeklerini sağlayan Endonezya’ya getirilen %32’lik yeni tarife, birçok işletmeyi o çekirdekleri rafa kaldırmaya zorluyor. Ekonomik olarak mantıklı değil.

“Sumatra karışımını kaldırmak zorundayız. Müşteri seviyor ama bu fiyata artık satamayız,” diyor Moses. “Kafein bağımlılık yapar, ama insanlar artık hangisine para vereceğini daha fazla düşünecek.”




BİR FİNCANIN İÇİNDEKİ JEOPOLİTİK SAVAŞ


Kahve sadece çiftçinin toprağında değil, Washington’daki ofislerde, limanlarda, borsa ekranlarında şekilleniyor. Trump’ın “karşılıklılık tarifeleri” adı altında uygulamaya koyduğu bu yeni vergi dalgası, kahve gibi temel tüketim ürünlerini bile siyasi silah haline getiriyor.


Tarifeler sadece rekabeti değil, tüketicinin özgürlüğünü de kısıtlıyor. Çünkü artık sadece kahvenin kalitesi değil, ülkesi de fiyatını belirliyor. “Bu kahve Vietnam’dan mı geldi? O zaman ekstra vergi var.” Böyle bir sistemde kahve seçimi politik bir eyleme dönüşüyor.


NE OLACAK?


  • Kahve fiyatları artmaya devam edecek.

  • Seçenekler azalacak, bazı çekirdekler menüden silinecek.

  • Kafeler zam yapmazsa kapanacak.

  • Tüketiciler artık “hangi kahveye param yeter” diye düşünecek.


SON SÖZ: KAHVE ARTIK LÜKS DEĞİL, POLİTİK BİR ÜRÜN


Kahve uzun zamandır gündelik bir keyifti. Şimdi ise küresel ekonomik sistemin krizlerini en hızlı yansıtan ürünlerden biri haline geldi. Fincanınızda artık sadece kahve değil; vergi politikaları, iklim krizi, spekülasyon ve küresel eşitsizlik var.


Bir dahaki sefere kahveye 180 TL verdiğinizde, sadece “neden bu kadar pahalı” diye sormayın. Aynı zamanda “Bu sisteme neden bu kadar bağımlıyız?” sorusunu da aklınızdan geçirin.

bottom of page